Kılıçdaroğlu: Yabancı tekellerin Türkiye’de at koşturmasına izin vermeyeceğiz
  • Trabzon Time
  • Politika
  • Kılıçdaroğlu: Yabancı tekellerin Türkiye’de at koşturmasına izin vermeyeceğiz

Kılıçdaroğlu: Yabancı tekellerin Türkiye’de at koşturmasına izin vermeyeceğiz

ABONE OL
6 Eylül 2022 18:55
Kılıçdaroğlu: Yabancı tekellerin Türkiye’de at koşturmasına izin vermeyeceğiz
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Dinlemek için tıklayınız

TBMM’nin kapanması ile birlikte partisinin Grup Toplantısı’nı her hafta başka bir ilde yapma kararı alan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Giresun’a geldi.

Grup Toplantısı öncesi Kılıçdaroğlu, Giresun’da “Bize Katılın” çağrısı üzerine partiye katılan yeni üyelere parti rozeti taktim etti. Kılıçdaroğlu’na Giresunspor forması ve atkısı hediye edildi.

Kılıçdaroğlu, “Giresun’da kamuya ait fabrikalar ya kapatıldı ya satıldı. Giresun açıkça bu iktidar tarafından cezalandırıldı. O kadar ki Giresun gibi bir yerde uzman doktor sayısı yetersiz. Giresunluların bir başka özelliği burası arıcılık açısından Türkiye’nin önemli merkezlerinden birisi. Alan bazlı gelir desteği fındık üreticisine veriliyor. Dönüm başıma tam 9 yıldır değişmedi. Hala 170 TL. 9 yıldır. Ya dolar 10 kat arttı. Gübre 8 kat arttı. Ama alan bazlı fındık desteği hiç artmadı.” dedi.

Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin ödediği faiz konusunda, “2021 yılı, ödediğimiz faiz, 191 milyar TL. 2022, ödediğimiz faiz 191 milyar TL’den 342 milyar TL’ye çıkmış. Bu yılın sonuna kadar hükümet diyor ki Orta Vadeli Program’da, yıl sonuna kadar ödeyeceğimiz faiz 342 milyar TL’den 582 milyar TL’ye çıkacak. Hani bunlar faize karşıydı. Tefeciye hizmet edeceksin, her türlü talebini yerine getireceksin, dönüp diyeceksin ki ‘ben size bu malı veriyorum ama millete de diyeceğim ki biz faize karşıyız.’ Sen onu Kılıçdaroğlu’nun külahına anlat.” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu konuşmasında şunları kaydetti:

“Bize katılın dedim, bunu defalarca dile getirdim. Çünkü Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullar iyi değil. Her birimizin, vatanseverin kafasında soru işaretleri var. Düşünüyoruz, ne olacak bu memleketin hali diye. Bu memleketin hali güzel olacak, birlikte, beraber olursak. Birlikte mücadele edersek, seçimlerde sandığa gidersek, oyumuzu kullanırsak, oyumuzu kullanırken vicdanımızın sesini dinlersek bu memlekette her şey düzelir ve her şey güzel olur. Benim amacım, hedefim bu. Birlikte yaşamak, birlikte mücadele etmek. Sadece bir avuç insan için değil, 85 milyon insan için mücadele etmek.

Giresun’dayız. Özgür (Özel) Bey de açılış konuşmasında Giresun’un önemine vurgu yaptı. Kurtuluş Savaşı sırasında… Ben 25 Ağustos’ta Afyon’a gittim. 26 Ağustos’ta 14 kilometrelik yolu gece yürüyerek Kocatepe’ye gittik. Sabahın 5’inde Kocatepe’den Afyon Ovası’na baktık. Tam 100 yıl önce o tepede insanlar bu ülkenin bayrağı ve vatanı için mücadele ettiler. Ve hayatlarını verdiler. Onlara dualarımızı gönderdik, minnet duygularımızı ifade ettik. Gerçekten de 100 yıl önce o mücadeleyi yapanları saygıyla anmak hepimizin namus borcudur. Saygıyla andık.

Oradan indim aşağıya 42’nci ve 47’nci alayların olduğu Giresun Şehitliği’ne gittim. Sizin dedelerinizin mezarlarına gittim. Onları anmak için gittim. Onlara dua okumak için gittik. Sizin dedeleriniz orada. O nedenle Giresun’un bizim Milli Kurtuluş Savaşı tarihinde özel bir yeri vardır. Ve sizler dedelerinizle, babalarınızla ne kadar övünç duysanız azdır. O nedenle biz Giresun’u ve Giresunluları her zaman şükranla ve minnetle anarız. Bu bizim görevimizdir.

“Beraber yaşayacağız, kamplaşmadan, ötekileştirmeden”

Aradan 100 yıl geçti. Şimdi yeni bir süreç var. 100 yıllık bir süreç içerisinde pek çok acı olaylarla karşılaştık. Büyük acılar yaşadık. Bu ülkede başbakanlar idam edildi. Gencecik fidan gibi evlatlarımız idam edildi. İnsanlar sağcı, solcu diye birbirlerini öldürdüler. Ve dolayısıyla büyük acılar yaşadık. Şimdi yeni bir kamplaşma süreci başlatılmak isteniyor. Bütün Giresunlu kardeşlerime ve Giresun’dan bütün Türkiye’ye seslenmek istiyorum, sakın ola ki kamplaşmayın, sakın ola. Herkesin düşüncesi önemlidir, herkesin düşüncesine saygı göstermeliyiz. Beraber bu güzel ülkede huzur içinde yaşayabiliriz. Beraber yaşayacağız. Kamplaşmadan, ötekileştirmeden. Hiç kimsenin kimliğini, inancını, yaşam tarzını siyasete malzeme etmeden herkese hizmet etmenin görevini, aşkını yaşamalıyız.

Türkiye’ye yeni iklim getirme hedefindeyim. Kucaklaşma iklimi gelmelidir. İlk adımı attım, helalleşeceğiz dedim. 85 milyon insan ile gerekirse oturacağız, helalleşeceğiz. Neyin kavgasını veriyoruz. Çocuk yatağa aç giriyor, onun kavgasını mı veriyoruz, ekonomide yaşananlar… Onun mu kavgasını veriyoruz. Hayır. Başka kavgaların peşindeyiz. Buradan Türkiye’yi çıkaracağız. Beraber, birlikte çıkaracağız. O nedenle dedim bize katılın. Katılın ki yolumuz aydınlık olsun. Katılın ki demokratik yöntemlerle bir dikta yönetimini değiştirelim.

Bu ülkeyi kuranlar, köylü milletin efendisidir dediler. Yani üreten, alın teri milletin efendisidir. Ve köylü ürettiği ürünü birileri elinden kapmasın, zararı olmasın diye Toprak Mahsulleri Ofisi, TARİŞ, Fiskobirlik’i kurdular. Pek çok alanda. Dolasıyla çiftçi ürettiği ürünün karşılığını alsın. Çiftçi ürettiği zaman, gelir elde etsin. Çiftçi ürettiği zaman 85 milyonun karnı doyacaktır. 85 milyon evine ekmek götürebilecektir. Alın terinin değerini vermiş olacağız eğer üreten çiftçiye destek verirsek.

“Fiskobirlik’i devre dışı bıraktılar”

Fiskobirlik’i aldılar. Ne zaman kuruldu? Kurulmadan önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1 Kasım 1937’de Meclis’te yaptığı bir konuşma var. Şöyle der; ‘Önümüzdeki yıl içinde fındık başta olmak üzere diğer belli başlı ürünlerimizi de ilgilendiren birlikler kurulmalıdır.’ Ölmeden önce diyor. Ve Fiskobirlik, beş kooperatifin birleşmesiyle kuruldu. Fiskobirlik, fındık üreticisinin kara gün dostudur. Toprak Mahsulleri Ofisi, tahıl üretenlerin kara gün dostudur. Dolasıyla üreticiyi koruduğunuz zaman herkesin hakkını teslim etmiş olursunuz. Geldiler, Fiskobirlik’i devre dışı bıraktılar. Giresun’dan söz veriyorum, Fiskobirlik’i yeniden ayağa kaldıracağız, Fiskobirlik yeniden fındık üreticisinin dostu olacak.

“Çiftçi bir anlamda birilerinin eline teslim edildi. Alın teri, bir anlamda hortumlandı. Buradan çekip çıkarmamız lazım. Giresun’da kişi başına gelir 2014’te 7 bin 58 dolar iken, 2020’de 5 bin 291 dolara düştü. 2 bin dolar her Giresunlu daha az gelir elde ediyor. Bunun ne anlama geldiğini herhalde bütün Giresunlular, çarşıya, pazara giderken fark ediyorlardır.

“Alan bazlı fındık desteği hiç artmadı”

Giresun’da kamuya ait fabrikalar ya kapatıldı ya satıldı. Giresun açıkça bu iktidar tarafından cezalandırıldı. O kadar ki Giresun gibi bir yerde uzman doktor sayısı yetersiz. Giresunluların bir başka özelliği burası arıcılık açısından Türkiye’nin önemli merkezlerinden birisi. Alan bazlı gelir desteği fındık üreticisine veriliyor. Dönüm başıma tam 9 yıldır değişmedi. Hala 170 TL. 9 yıldır. Ya dolar 10 kat arttı. Gübre 8 kat arttı. Ama alan bazlı fındık desteği hiç artmadı.

Burada biraz sitem edeyim. Diyorlar ki ‘ya oy versen de vermesen de ne olur, nasıl olsa bunlar bize oy verecekler, başka kime versin, gelip bize oy verecekler, fındık fiyatını düşük ver, bize oy verecekler, gelirini düşür gelip bize oy verecekler, ne yaparsan yap, yolunu yapma gelip bize oy verecekler…’ Buradan size sitemim var. Demokrasi, verilen sözü tutmuyorlarsa o iktidarı değiştireceksiniz. Milletvekili gelecek size, diyeceksiniz yol ne oldu. ‘Efendim, yol hala yapılmadı.’ 20 yıldır yapmıyorsun. O zaman Giresunlu kardeşlerim bir de şunu düşünecekler, bunlar yapılmıyorsa, sözler tutulmuyorsa seçim gelince benden oy istemeye gelince şunu soracağım, ‘arkadaş sen fındık fiyatını ne yaptın, yol için söz vermiştin ne oldu, şu sözü vermiştin ne oldu.’ Bunları yapmadın, kusura bakma ben de sana oy vermeyeceğim. Bu demokrasi açısından çok güzel bir cümledir.

“120 milyar dolarlık bir gelir dünyada paylaşılıyor”

Fındığın, kullanıldığı sanayinin başta çikolata olmak üzere yıllık dünyadaki hacmi 120 milyar dolar civarındadır. Yani siz fındık gönderiyorsunuz, 120 milyar dolarlık bir gelir dünyada paylaşılıyor. Ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu 120 milyar dolardan sadece 2- 2,5 milyar dolarını alıyor, ham fındık ihraç ederek. Hak mıdır, adalet midir bu. Elin oğlu 120 milyar dolar para kazanacak, biz sadece 2,5 milyar dolar. Bu siyasetçinin öngörüsü yok demektir. Siyasetçinin sağlıklı öngörüsü, 120 milyar dolarlık pazar varsa o pazardan en azından 15-20 milyar dolarını da biz alalım. Dünyada bir numarayız. Biz satıyoruz. Biz satmasak dünyada neredeyse fındık olmayacak. O zaman benim ürettiğim ürün neden başkalarının gelir kapısı oluyor da bizim açımızdan gelir kapısı olmuyor.

“Fındık üreticisi o bahçelerde işçi olarak çalışacak”

Bir, saraydan gelen zatın açıkladığı 54 TL. İki, serbest piyasa şimdi 44, 45 TL. Üç, Ferrero’nun belirlediği fiyat. O da 48 artı 1. Yani baktığınız zaman fındığın taban fiyatını belirleyen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hükümeti değil, bir yabancı firmanın kendi beyanıdır. Koskoca Karadeniz’in fındık ürününün taban fiyatı bir firmanın tekeline bırakılır mı? Eğer böyle giderse fındık bahçelerinin sahibi de o firma olacak. Fındık üreticisi o bahçelerde işçi olarak çalışacak. Milyar dolarları o kazanacak. Sizler asgari ücretle geçineceksiniz. Bu tabloyu kabul ediyor musunuz? Bu tablo doğrudur diyor musunuz? Hayır. O zaman değiştireceğiz, bize katılacaksınız.

Fındıkta bir tekelleşme gerçeği ile karşı karşıyayız. Ferrero denen firma dikey bütünleşik bir yapı içinde giderek büyüyor. En büyük fındık ihracatçısını satın aldı ve bir numara oldu. Onun verdiği fiyat geçerlidir, hiçbir politikacının verdiği fiyat geçerli değildir. Açıkça bir sömürü çarkı ile bizim fındığı üreticisi karşı karşıya. Fındık fiyatını kontrol eden, belirleyen bu yabancı firma.

“Fiskobirlik’i yeniden ayağa kaldırmamız lazım”

Peki soru; o yabancı tekele kim son verebilir? Onun tekelciliğini kim ortadan kaldırabilir? Bay Kemal kaldıracak arkadaşlar. Hiç endişe etmeyin. Çünkü, Bay Kemal’in verilmeyecek hesabı yok ki. Gelip ne ile tehdit edecekler seni. ‘Bu can bu bedende kaldığı sürece sen papazı alamazsın’ deyip üç gün sonra papazı veriyorsan olmaz. O nedenle Fiskobirlik’i yeniden ayağa kaldırmamız lazım. Fındık üreticisinin kara gün dostu olması lazım.

“Bu ülkede yoksulluğu tarihe gömeceğiz”

20 yılda bir yurt sorununu çözemediler. Giresunlulara da 85 milyon vatandaşıma da söz veriyorum, 20 yıl değil bir yıl içinde Türkiye’nin yurt sorununu çözeceğiz. Hiçbir anne baba oğlum kızım nerede kalacak diye kaygılanmayacak. Geçimini zor yapan aileler var, bu çocuklara burs verilmesi lazım. Aile Destekleri Sigortası ile bu ülkede yoksulluğu tarihe gömeceğiz. Bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Öyle iddialı, öyle kararlı geliyoruz ki var olan sorunların tamamına talibiz ve sorunların tamamını azim ve kararlılıkla çözeceğimizi de bilmenizi isterim.

Bir; fındıkta tekelleşemeye son vereceğiz, gayet açık ve net söylüyorum yabancı tekellerin Türkiye’de at koşturmasına asla ve asla izin vermeyeceğiz. İster Papua Yeni Gine’deki ister İtalya’daki kim olursa olsun kendi ülkemde bu ülkenin çiftçisinin alın terinin sömürülmesine asla izin vermeyeceğiz.

İkinci kural, fındık üretimiyle ilgili her yıl bekliyorsunuz taban fiyat. Buna da son vereceğiz. Dönümü, maliyeti bellidir. Çağırırsınız bir uzman, maliyeti bu sene nedir? Maliyet, üstüne makul bir kar verirsiniz eşittir taban fiyat olur. Maliyet artı makul kar eşittir taban fiyat. Yani hiçbir çiftçinin zarar etmeyeceği bir modeli getireceksiniz. Çiftçiyi toprağa, bağa, bahçeye; üreticiyi küstürürseniz olmaz. O zaman ne oluyor, dışarıdan alıyoruz, yabancı çiftçiyi destekliyoruz.

“Bırak üretsin bu insanlar”

Başka bir madde; çiftçi borçlu, ödeyemiyor. Gidiyor icra memuru traktörü, hayvanı haczediyor. Ya traktör haczedilir mi? Kesinlikle değiştireceğiz. Çiftçinin hiçbir üretim aracı, hayvanı haczedilemeyecek. Ne haczi ya, bırak üretsin bu insanlar.

‘Kılıçdaroğlu, gayet güzel söylüyorsun da bunları nasıl yapacaksın, para var mı para?’ Bu soru bana sorulur, onlar da soruyor. Para var kardeşim. Bütün mesele parayı nereye harcayacağınız bir siyasi tercihtir. Ben parayı alın terinden yana harcıyorum, onlar parayı beşli çeteden yana harcıyorlar. Ben parayı üreticiden yana harcıyorum, onlar köprü, yol işi yapan, avanta götüren… Onlar için harcıyorlar. Aramızda siyahla beyaz kadar fark var. Ben parayı bu ülkenin çıkarı, menfaati, insanlarının çıkarı için harcayacağım.

“Sen onu Kılıçdaroğlu’nun külahına anlat”

2021 yılı, ödediğimiz faiz, 191 milyar TL. 2022, ödediğimiz faiz 191 milyar TL’den 342 milyar TL’ye çıkmış. Bu yılın sonuna kadar hükümet diyor ki orta vadeli programda, yıl sonuna kadar ödeyeceğimiz faiz 342 milyar TL’den 582 milyar TL’ye çıkacak. Hani bunlar faize karşıydı. Tefeciye hizmet edeceksin, her türlü talebini yerine getireceksin, dönüp diyeceksin ki ‘ben size bu malı veriyorum ama millete de diyeceğim ki biz faize karşıyız.’ Sen onu Kılıçdaroğlu’nun külahına anlat. Bu rakamların tamamını biliyorum.

2012 yılı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Giresun Çevre Yolu için ‘bir başlangıç tarihidir, biz bu işi yapacağız’ demiş. 2015, Giresun Güney Çevre Yolu ‘ihale çalışmaları tamamlandı’ demişler. 25 Haziran 2015 tarihinde ‘biz bunu gerçekleştirdik’ demişler. 4 yıl sonra 2019, ‘efendim yapım ihalesi çalışmalarında sona geldik’ diyorlar. Önce ‘yaptık’ diyorlardı, şimdi ‘sona geldik’ diyorlar. 2020 Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Giresun Çevre Yolu proje ihalesinin yapıldığını ve proje çalışmalarının 2020 yılında tamamlanmasının hedeflendiğini söylüyor. 2022, yatırım programında Giresun Çevre Yolu ile ilgili ayrılan bir kuruş bile yok. Sevgili Giresunlular, ‘nasıl olsa Giresunluların oyu çantada keklik, ben giderim palavrayı atarım, bunlar da bana oy verir…’ Sizden istirhamım, ülkenizi, vatanınızı, bayrağınız seviyorsanız artık yalan diyene dur deme zamanıdır.”

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP